Üsküdar’ın Sembolü, Boğaz’ın İncisi Kız Kulesi
Kız Kulesi, MÖ 5.yy’da Yunanlar tarafından İstanbul Boğazı’nın Üsküdar Salacak sahiline yakın bir noktaya kurulmuştur. Üsküdar’da, Roma İmparatorluğu’ndan kalma tek mimari eserdir. Tarih boyunca farklı amaçlarla kullanılmış ve hakkında çokça rivayetler üretilmiştir. İşte o rivayetler…
Hero ve Leandros’un aşkı
Eski zamanlarda tanrıça Afrodit adına Üsküdar’da bir tapınak bulunurmuş. Hero adlı bir rahibe ise bu tapınakta görev yaparmış. Hero’nun görevi, kuledeki kumrulara bakmakmış. Düzenli olarak her yıl ilkbaharda, tapınak çevresinde törenler yapılırmış. Aşkı bulamayanlar Afrodit’e mabedinde yakarırmış. Yine bu törenlerin bir tanesinde aşkı bulmak isteyen Hero, karşı kıyıdan gelen Leandro ile karşılaşmış. Bu tanışmanın üzerine Leandros, her gece kuleye gelmiş. Kule her gece bu genç aşıkların aşkına tanıklık etmiş. Rivayete göre Leandros’un geldiği fırtınalı bir günde, kıskanç bir rahip kule fenerlerini kapatmış. Leandros ise fırtınada ve karanlıkta yolunu kaybetmiş, boğaz sularında boğularak ölmüş. Lenadros’un acısına dayanamayan Hero da kendini Boğaz’ın sularına bırakmış…
Battal Gazi
Bir diğer hikâye ise Battal Gazi ve kulede kalan Osmanlı Tekfurunun kızı ile ilgilidir. İstanbul’u kuşatmak isteyen Battal Gazi sonuç alamaz. Bunun üzerine Kız Kulesi’nin önünde bulunan kıyıda 7 yıl karargâh kurarak bekler. Söylenene göre 7 yıl burada kalmasının asıl sebebi, Üsküdar Tekfuru’nun kızına âşık olmasıdır. Bu durumdan haberdar olan ve korkan Üsküdar Tekfuru, hazineleri ve kızını kuleye kapatır. Şam seferi sonrasında kuleye giren Battal Gazi ve askerleri, tekfurun kızını ve hazineleri alarak uzaklaşır. Halk arasında söylenen ‘’Atı alan Üsküdar’ı geçti.’’ deyişi de buradan gelmektedir…
Yılan ve imparatorun kızı
Bizans imparatorunun kızı olur ve kızını yetiştirmeleri için ülke bilginlerini görevlendirir. Fakat görevlendirilen bilginlerden bir tanesi, imparatorun kızının 18 yaşına geldiği zaman bir yılan tarafından sokulacağını söyler. Kral bu bilgiden etkilenerek küçük bir ada üzerinde bulunan kuleyi düzenletir ve kızını oraya yerleştirerek korumaya çalışır. Tüm bu önlemlerin alınmasına rağmen 18 yaşına basan imparatorun kızı, hediye olarak gönderilen üzümün içinden çıkan yılan tarafından sokulur ve zehirlenir. İmparator bu olayla birlikte kaderden kaçılamayacağını anlar. Fakat yine de toprakta yılanlar tarafından yenileceğini düşünerek kızının bedenini mumyalatır ve pirinç tabuta koydurur. Daha sonrasında Ayasofya’nın yüksek duvarlarından bir tanesine yerleştirir…