Ressam Vincent Van Gogh Şizofren Mi Yoksa Bir Dahi Mi?
10 yıldan biraz fazla bir süre içinde aralarında 860 yağlı boya tablonun da olduğu 2 bin 100 kadar resim ve çizim çalışması üreten Van Gogh bunların çoğunu yaşamının son iki yılında yaptı. Bunların arasında manzaralar, natürmortlar, portreler ve otoportreler bulunuyor. modern sanatın temelleri sayılan cüretkar renkler ile canlı, fevri ve ifade dolu fırça darbeleriyle ayırt ediliyor.

Ressam Vincent Van Gogh Şizofren Mi Yoksa Bir Dahi Mi?
Vincent Van Gogh dünyanın en popüler sanatçıları arasında yer alıyor. Şimdi milyonlarca dolar değerinde olan resimleri, dünyanın en ünlü müzelerinin koleksiyonlarında yer alıyor. Durum bugün çok farklı olsa da Van Gogh’un kariyeri oldukça kısaydı. Hayatının erken dönemlerinde çok fazla eser yapmamıştı. Çünkü resimleri satılmıyordu. Bugün hayranlıkla izlediğimiz resimlerinin çoğunu hayatının son beş yılında çizdi. Bu nedenle kendi döneminde çizimleriyle değil özel hayatındaki garip bir olayla tanınmaya başladı. “Kulağını kesen adam” olarak bilinmesi onu hem yaşadığı dönemde hem sonrasında eşsiz kıldı.

1890’daki ölümünden beri, Van Gogh’un hayatı, gerçek ve kurgunun bulanıklaştığı trajik bir masal haline geldi. Onu, parası ve arkadaşı olmayan perişan bir adam olarak tanımladılar. Mutsuz bir adamken yaratıcılığının sınırlarını zorladığı için zihinsel bir çöküş yaşadığı iddia ediliyor. Van Gogh’un Arles’da yaptığı tüm harika resimlerin arasında iki tanesi dikkat çekiyor. İlki “Sarı Ev” diğeri ise “Bandajlı Kulak ve Pipo ile Otoportre”. Van Gogh, her iki resimde de kendisini cesur bir dürüstlükle gösteriyor. Bu resimler onun çöküşünü anlattığı için bugün bile insanlarda heyecan uyandırıyor.
Peki kulağını neden kesti?

23 Aralık 1888’de Gogh tam anlamıyla zihinsel bir çöküntü yaşadı. O günün öncesinde de Van Gogh psikolojik sorunları nedeniyle sık sık sinir krizi geçiriyordu. Ruh sağlığı bir yana fiziksel sağlığına da hiç dikkat etmiyordu. Düzgün beslenmediği gibi aşırı alkol tüketmek onu çökme noktasına getirmişti. 23 Aralık günü sanatçı, arkadaşı Gauguin ile bir tartışma yaşadı. Tartışmanın ardından geçirdiği öfke nöbeti, kulağını kesmesiyle sonuçlandı. Le Forum Republicain isimli gazetede yayınlanan habere göre o gün şunlar yaşanmıştı: “geçen pazar akşam on bir buçukta, Hollandalı bir ressam olan Vincent Vaugogh, House of Tolerance isimli genelevde, Rachel adında birini istedi ve ona kulağını vererek “bu nesneyi dikkatli tut” dedi. Sonra ortadan kayboldu.” Ancak bir görgü tanığının ifadesi gazete hikayesini yalanlıyor. Ressam Paul Signac, Arles’daki hastaneyi ziyaret ettiğini ve Van Gogh’un “kulağının tamamını değil kulak memesini kestiğini” belirtiyor.
Bir dönem akıl hastanesinde kalan ressam, hastaneden kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra Paris yakınlarında Auvers-sur-Oise’da Auberge Ravoux’ya taşındı ve homeopati uygulayan doktor Paul Gachet tarafından tedavi edilmeye başladı. Depresyonu devam etti ve 27 Temmuz 1890’da silahla kendini göğsünden vurdu. İki gün sonra 29 Temmuz 1890’da yaraları nedeniyle öldü.