Ne Zaman Restoranlarda Yemek Yemeye Başladık?
Öncelikle, yeme-içme sektöründe hizmet verip doğru yazılışını dahi henüz bilmeyen birçok işletme bulunuyor. Ne var ki, Türk Dil Kurumu’nun sitesinde zaten sıkça yapılan yanlışlar olarak verilmiş ve dilimizdeki doğru kullanımı Restoran’dır.
Restoran olarak tanımlanan ilk kuruluşlar, 1100 yılında Çin’in Kaifeng ve Hangzhou gibi kalabalık şehirlerinde ortaya çıktı. Bu şehirlerin her biri bir milyondan fazla nüfusa sahipti. 12. Yüzyılda Song Hanedanlığı’nın kuzey ve güney başkentleri arasındaki ticaret oldukça hareketliydi. Ancak kendi şehirlerinin dışına çıkan Çinli tüccarlar “tuhaf” yerel yiyecekler yemek istemiyorlardı. Seyahate çıktıklarında yanlarına mutlaka damak zevklerine uygun yiyecekler alıyorlardı. Bu iki şehirdeki ilk restoranlar, tüccarların damak tadına uygun yemekler yapabilmek için açıldı. Güneyden gelen insanlar kendi yörelerine ait yemekleri artık kuzeyde bulabiliyordu. Benzer şekilde kuzeydeki başkentten güneye gelenler de hiç yemek sıkıntısı yaşamıyordu.
Bu prototip restoranların civarlarına kısa sürede otel, bar ve genelev açıldı. Böylece şehirlerin belirli bir bölgesi sadece iş seyahatlerine hitap etmeye başladı. Üzerinden yaklaşık bin sene geçmiş olsa da müşterilerin restoran deneyimleri çarpıcı bir şekilde günümüzle benzerlik gösteriyordu. 1126 tarihli bir Çin el yazmasında şunlar yazıyor: “Garson siparişleri aldı, sonra mutfağın önünde sıraya girdi ve sıra geldiğinde mutfaktakilere emirlerini söyledi. Mutfaktan sorumlu olanlara ‘çömlek ustaları’ veya ‘hazırlık masalarının kontrolörleri’ denirdi. Bu durum birkaç dakika içinde sona erdi ve garson siparişleri sıraya göre dağıttı. Bu sırada en ufak bir hataya izin verilmedi.”

Ne Zaman Restoranlarda Yemek Yemeye Başladık?
Diğer yandan; Fransız Devrimi’nden sonra giyotin edilen aristokrasinin gurme şefleri, işsiz kaldıkları için kendilerine restoranlar açmaya başladı. Avrupa’daki ilk restoranlar da bu şekilde Paris’te ortaya çıktı. Ancak Indiana Üniversitesi’nden tarihçi Rebecca Spang bu popüler başlangıç hikayesinden tamamen farklı bir hikaye anlatıyor. İlk gerçek Fransız restoranlarının tek bir ana yemek satan sağlıklı gıda mağazaları olduğu iddia ediyor: Buyyoncular.
Bouillon restoranlarında sadece kemik suyundan çorbalar yapılıyordu. Fransızlar bu yemekleri “onarıcı et suyu” olarak tanımlıyordu. Buyyon, Fransızlara göre tamamen doğal, yumuşak ve sindirimi kolaydı. Bu nedenle bulyon restoranları hızlı bir şekilde büyümeye başladı. Restoran sahipleri müşterilerini küçük bir masaya oturtuyordu. Bu masalarda insanların yemek siparişi verebileceği menüler vardı. Herkesin oraya saat 13.00’te gitmesi gerekmiyordu.

Buyyon restoranlarının popülerleşmesinin ardından menüye kısa sürede tavuk ve şarap gibi yeni ürünler eklendi. 1804’e gelindiğinde Paris’te 500’den fazla restoran bulunuyordu. Napolyon döneminde, Louvre’un hemen yanındaki sütunlu ve ağaçlarla çevrili Palais-Royal, Paris’teki en iyi restoranların yeni adresi oldu. Burada bulunan Very isimli, dönemin önde gelen restoranı ünlü yazar Honore de Balzac’ın da uğrak mekanlarından biri oldu.
Amerika’daki ise ilk restoran 19. yüzyılda ülkenin en kalabalık bölgesi New York’ta açıldı. Delmonico’s isimli bu restoran, lüks yemek menüsü ve 1.000 şişelik şarap mahzeni ile 1837’de kapılarını açtı. Bu restoranın Amerika’da masa örtüsü kullanan ilk mekan olduğu iddia ediliyor. Restoranın yıldız şefleri; ünlü Delmonico bifteğinin yanı sıra Lobster Newburg ve Chicken à la Keene gibi gurme klasikler yaratarak kısa sürede Amerika’da restoran kültürünü yerleştirdi.