Şiddetsiz İletişim Nedir?
Şiddetsiz iletişim, iletişimin tüm taraflarının empati kavramını benimsemesi ve muhataplarını içten bir şekilde dinleyerek uzlaşma zemini yaratmaya çabalaması üzerine kurulu bir iletişim türüdür.
Şiddetsiz iletişim; kendi değerlerimizden ödün vermeden karşımızdakini empati ile anlamaya, karşımızdakini suçlamadan gerçek duygu ve ihtiyaçlarımızı açık yürekli bir dürüstlükle ifade etmeye, ilişkilerimizin niteliğini temelinden düzeltmemize katkıda bulunan bir ekol. Bu ekolü geliştiren de Amerikalı psikolog Marshall Rosenberg. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak çok küçük yaşlarda şiddetle tanışan Rosenberg, barışçıl çözümler sağlayacak alternatifleri araştırmak için klinik psikoloji alanında çalışmaya karar veriyor. Şiddetin dil, düşünce ve iletişim tarzımızla ilişkisini kurarak Şiddetsiz İletişim sürecini geliştiriyor.
Şiddetsiz iletişim, Amerikalı psikolog Marshall B. Rosenberg tarafından geliştirilen bir iletişim yöntemi. Rosenberg, çok erken bir yaşta, çocukluğunu yaşadığı 1940’lı yıllarda insan ilişkilerine hakim olan şiddet unsuruyla tanışmış. Bu nedenle çocukluğundan itibaren iki sorunun cevabını aramaya başlamış: Birincisi, insanı şiddet ve sömürüye dayalı davranışlara iterek doğasındaki şefkatten uzaklaştıran şey ne? İkincisi, bazı insanlar neden en zor koşullarda bile içlerindeki şefkatten vazgeçmiyor?
Rosenberg’in sorduğu sorulara cevap bulma arzusu, onu klinik psikoloji alanında doktora eğitimi almaya ve “kalpten yaşama sanatı” olarak adlandırdığı şiddetsiz iletişim hakkında çalışmalar yapmaya kadar götürmüş. İlk olarak ABD’deki ırk çatışmalarına karşı barışçıl çözümler bulmayı hedefleyen çalışmalar yürüten Rosenberg ve arkadaşları, 1984’te bu yöntemi daha geniş kitlelere yayabilmek amacıyla Şiddetsiz İletişim Merkezi’ni kurmuş. Ayrıca, Rosenberg dilimize “Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili” ismiyle çevrilen ve şiddetsiz iletişimin ilke ve temellerini anlatan bir kitap da kaleme almış. Günümüzde dünya çapında şiddetsiz iletişim eğitimi veren 500’den fazla sertifikalı eğitmen var. Eğitmenler ve gönüllüler, farklı ülkelerde birçok seminer ve atölye düzenleyerek şiddetsiz iletişim kavramını geniş kitlelere tanıtıyor.
Şiddetsiz İletişim Nasıl Olur?
Rosenberg, şiddetsiz iletişim kavramını dört temel bileşene ayırıyor: Gözlem, duygu, ihtiyaç ve rica… Gözlem yaparken tüm yargıların bir kenara bırakılması ve objektif bir bakış açısı sergilenmesi oldukça önemli. Duyguların ise doğrudan ifade edilmesi, gerçekten kalpten gelenin söylenmesi gerekiyor. İhtiyaç bileşeni, bireylerin özlemlerini ve değerlerini aktarırken ihtiyaçlarını dile getirmesi üzerine kurulu. Çünkü Rosenberg, karşılanan ya da karşılanmayan ihtiyaçların duygularla ortaya çıktığını vurguluyor. Son bileşen olan rica ise bireylerin başkalarından talepte bulunurken açık ve pozitif bir iletişim dili kullanmaları gerektiğini ifade ediyor.
Dört ana bileşenden yola çıkarak, şiddetsiz iletişimi aşağıdaki maddelerle örneklendirmek mümkün;
Bireyler kendilerine karşı dürüst ve şefkatli olmalı. Duygular ve düşünceler her zaman kalpten ifade edilmeli.
Bireyler duygu ve davranışlarının sorumluluğunu almaya hazır olmalı. Bazı ihtiyaçların karşılanamayabileceği fikriyle barışmalı, anı yakalama becerisi geliştirilmeli.
İnsan ilişkilerinde tüm tarafların ihtiyaçları gözetilmeli.
Gözlemler, kişisel yorumlardan ve yargılardan bağımsız olmalı.
Ricalar, zorunlu bir talep olarak anlaşılmayacak şekilde, olumlu bir dille ifade edilmeli.