Kalabalıkların Bilgeliği Adına…
Kalabalıklar söz konusu olduğunda akıllı ya da bilgece davranışlar ilk akla gelen özellikler değildir. İnsan kalabalıklarının kolaylıkla infiale kapılan, çeşitli propaganda teknikleri ile istenildiği gibi yönlendirilen, hızla kontrolden çıkabilen kitleler olarak düşünülmesine yabancı değiliz.
Örneğin Freud’a göre kişi bir kalabalığın parçası haline geldiği anda bilinç dışının kapıları açılır. Kişinin süper egosu kalabalığınki ile hatta çoğu zaman kalabalığı temsil eden karizmatik liderinki ile yer değiştirir ve en ilkel duygular yüzeye çıkar, insanlar bu en ilkel ortak paydada birleşirler.
Başka bir açıdan bakıldığında, sorumluluk ortamda çok kişi olduğunda paylaştırılacağı dürtüsüyle insanlar olup bitenler karşısında daha az sorumlu hissederler. Aniden büyüyen öfke dalgalarını, linç ya da yağma gibi hareketleri bu mekanizma ile açıklayanlar hiç de az sayıda değildir. Nazi Almanyası’nda en uç şeklini gördüğümüz, karizmatik liderle özdeşleşerek oluşan büyük kitle ruhuna katılmak ve içinde erimek bu kitle psikolojisinin bilinçli bir şekilde yönetilmesinin sonucudur denilir.
Kalabalıkların bilgeliğinden söz edeceksek, “İçinde bulunduğumuz demokratik zamanlarda, halkın kararlarının doğruluğu ve güvenilirliğini araştıran herhangi bir çalışma ilgi çekici olacaktır” diye başlayan yazısında Galton, İngiltere Plymouth’da bir çiftçi festivalinde tanık olduğu bir yarışmadan söz eder.
Buna göre, ortaya bir öküz konulur. Kesildikten ve derisi yüzüldükten sonra kaç kilogram et çıkacağı sorulur katılımcılara. Sekiz yüz civarında çiftçi tahminlerini bir kağıda yazar. En yakın tahminde bulunanlar ödül kazanacaklardır. Aynı zamanda uzmanlardan yani kasaplardan oluşan bir grup da tahminde bulunur. Galton, bu tahminlerin yazıldığı kağıtları toplar ve yapılan tahminlerin ortalamasının gerçek sonuca inanılmaz bir kesinlikle yakın olduğunu hesaplar. Hatta sıradan çiftçilerin ortak aklının tek tek uzmanlardan daha iyi olduğunu saptar.
Surowiecki’nin kitabına dayanan Oinas-Kukkonen, aşağıdaki varsayımlarla kalabalık yaklaşımının bilgeliğini yakalıyor ;
- Bir gruptaki insanların bir bütün olarak nasıl düşündüğünü tarif etmek mümkündür.
- Bazı durumlarda, gruplar oldukça zekidir ve genellikle içlerindeki en zeki insanlardan daha zekidir.
- Bir grubun zeki olmasının üç koşulu çeşitlilik, bağımsızlık ve ademi merkeziyetçiliktir.
- En iyi kararlar, bir anlaşmazlık ve çekişmenin ürünüdür.
- Çok fazla iletişim, grubu bir bütün olarak daha az zeki yapabilir.
- Bilgi toplama işlevi gereklidir.
- Doğru bilginin doğru kişilere doğru yerde, doğru zamanda ve doğru şekilde ulaştırılması gerekir.
- Uzmanı kovalamanıza her zaman gerek yoktur.