Bir Bağımlılık Öyküsü: ŞEKER
Bir bağımlılık olarak görülen bu besinin kullanımında aşırıya kaçıldığı zaman diyabet, obezite ve kalp hastalıkları riskini arttırır. Şekerin vücudumuza hiçbir katkısı yoktur. Bisküvi, çikolata, şekerleme gibi birçok hazır gıda ürününde kullanılan, meyve ve sebzelerde doğal halde bulunan fruktozun fazla alımının özellikle strese verilen tepkinin geliştiği ergenlik döneminde depresyonun ve endişe halinin kötüleşmesine yol açtığı bilinmektedir.
Şeker, basit ve karmaşık karbonhidratlar için kullanılan geniş kapsamlı bir terimdir. Karbonhidratlar sindirim yoluyla glikoza dönüşür ve vücudun her hücresinde ve beyinde enerji kaynağı olarak işlev görür.
Karmaşık karbonhidratlar tam tahıllarda ve sebzelerde bulunur. Basit karbonhidratlar ise daha çabuk sindirilerek hemen kana karışır. Yediğimiz yiyeceklerdeki fruktoz, laktoz, sakaroz ve glikoz gibi doğal şekerler ile yüksek oranda fruktoz içeren insan yapımı mısır şurubu bu türdendir.
1960’larda ise glikozun fabrikalarda fruktoza dönüştürülmesi ile glikoz ve fruktoz içeren mısır şurubu ortaya çıktı.
Mısır şekeri diğer tüm şeker türleri içinde kamu sağlığı açısından en tehlikelisidir ve ‘şeker’ deyince insanların aklına gelen bu türdür.
ŞEKERİN ZARARLARI NELERDİR?
-Diş sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.
-Gut gelişim riskini arttırıyor.
-Bilişsel fonksiyonlarda bozulmalara neden oluyor.
-Hücresel yaşlanmaya neden oluyor.
-Karaciğer yağlanmasına neden olabiliyor.
-Böbrek hastalığı riskini arttırıyor.
The Sugar Belgeseline de konuyu daha detaylı anlamak için izleyebilirsiniz.