Oyun bağımlılığı, günümüzde gençlerimiz için dijital dünyanın en sinsi tehditlerinden biri haline geldi.

Bu sadece bir ‘çok oynuyor’ meselesi değil. Bu sistemler nörobilimsel olarak, tıpkı bir madde bağımlılığı gibi beynin ödül merkezini hedef alıyor.

Ücretsiz başlayan oyunlar, ilerledikçe oyuncuya küçük ama sık ödüller sunuyor. Bu da dopamin salınımını tetikliyor ve tekrar oynama isteğini artırıyor. Loot box (ganimet kutusu) gibi mekaniklerse hem psikolojik hem finansal bağımlılığı körüklüyor. Bu noktada oyuncu sadece tüketici olmaktan çıkıyor; çevresini de bu sisteme dahil eden bir aracıya dönüşüyor — adeta dijital bir ‘bağımlılık pazarlayıcısı’ haline geliyor.

Veliler, öğretmenler ve içerik üreticiler olarak bu yapay ve tehlikeli döngüyü anlamamız ve gençleri dijital dünyanın riskleri konusunda bilinçlendirmemiz şart.