Gönüllerin Analisti İşte Karşınızda, GEERT HOFSTEDE
Geert Hofstede 2 Ekim 1928 doğumlu, Hollanda asıllı, kültürler arası farklılıklar ve etkileşimler üzerine çalışmalar yapmış yazar, sosyal psikologtur. Kendisi geçen yıl aramızdan ayrıldı. Fakat Hofstede’nin yapmış olduğu çalışmalar çoğu alandaki kültürel farklılıkların yol açtığı sorunlara ışık tutmuş, tutmaya da devam edecektir.
Bu genel ve sıkıcı ön yazıdan sonra Hofstede’nin literatüre “Kültür Kuramları” olarak geçen dilden dile dolaşan uluslararası ilişkilerden tutun, örgütsel hatta bireysel ilişkilere kadar kanaat oluşturmamızı sağlayacak teoriler üretmiş ve ülke karşılaştırmalarıyla da detaylı örneklendirmiştir.

Gönüllerin Analisti İşte Karşınızda, GEERT HOFSTEDE
Güç Mesafesi: En kısa haliyle bireylerin siyasi güce olan mesafesidir. Tek rejimli diktatörlerin olduğu ülkelerde çok yüksektir. Örgüt ilişkisinde de patron-çalışan arasındaki ilişki olarak değerlendirilebilir. Örneğin, bu mesafe ABD’de ve Avrupa ülkelerinde fazla değildir. Şu bir gerçektir ki, güç mesafesinin az olduğu toplumlar demokratik yönetilmeye daha çok eğilimlidir ve bu toplumlarda demokrasi bir hayli gelişmiştir.
İndividüalizm – Kolektivizm: Ben merkezciliğin ön planda olduğu toplumlar ile kolektivizmi benimsemiş toplumlar ayırt etmiştir. ABD gibi ülkeler bireycilik daha yaygınken, Doğu toplumları ise tam tersi tavır izlenmektedir. Bireysel toplumlarda insanların aile ve arkadaşlarıyla olan bağları daha zayıftır. Ortaklaşa toplumda ise grup içi yardımlaşmanın ve sadakatin daha yüksek olduğu görülür. Türkiye için en güzel örnek ”El alem ne der!” Sizce Türkiye hangi tarafta?
Maskülenlik-Feminenlik: Bu boyutta erkeklik; toplumun başarı, kahramanlık ve maddi ödülleri tercih etmesini temsil ederken, kadınlık; işbirliğinin, alçak gönüllülüğün,yaşam kalitesinin ve en önemlisi duygusallığın tercih edilmesini yansıtır. Türkiye tabii ki dişil bir ülke olarak kabul ediliyor. Fazlasıyla duygusal, yardımsever, sayısal verilerden uzak içli mi içli bir ülke…
Belirsizlikten Kaçınma: Topluluğun belirsiz olaylara karşı verdikleri tepkinin ölçüsüdür. Bu endeksi yüksek olan ülkeler sıkı davranış kuralları uygularlar. Kurallar ve yasalar mutlak doğruyu yansıtmak amaçlı yazılır. En basit deyimiyle kaderciliktir. İşler yolunda gitmeyince sığınacak liman aranır. Japonya, Rusya, Türkiye gibi bir çok gelenekçi toplumda yüksektir. ABD, Kanada gibi yerlerde düşüktür.
Uzun Vadeli Yönelim – Kısa Vadeli Yönelim: Geçmişin şimdiki ve gelecekteki eylemlerle bağlantısıdır. Bu enkeski düşük olan topluluklar kısa vadeye dönüktürler. Bu topluluklarda gelenekler korunur ve kararlılık değerlidir. Uzun vadeye dönük topluluklar ise adaptasyonu ve pragmatik problem çözümünü gerekli görürler. Bu tip ülkeler genellikle refah düzeyine ulaşmayı hedeflerler. Örneğin, soğuk yerlerde insanlar kışa yiyecek biriktirip hazırlık yaptığından soğuk ülkelerde uzun vadeli yönelimin yüksek olduğuna dair bir teori vardır ama tabii ki istisnaları bulunur.
Bu veriler ile benim yorumuma göre, Türkiye, yüksek güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma endeksli, kolektivist bir ülkedir. Maskülenlik-feminenlik, uzun-kısa vadeli oryantasyon endekslerinde ise ortalarda yer almaktadır.
Bu arada prononciation düşkünleri için 👉🏻 Geert Hofstede/Hiirt Hofsteyde